Onkoloji

Kanser çağımızın ölümcül hastalığı olarak bilinmekle birlikte Türk kliniklerinde güncel tanı-tedavi yöntemleri ve hekimlerimizin yoğun çalışmaları sonucunda kanserle mücadelede önemli gelişmeler elde edilmektedir.

Kanser hücreleri, kontrolsüz bir şekilde çoğalır ve normal vücut dokusunu yok ederek anormal oluşumlar meydana getirir.

Tüm dünyada en yaygın ikinci ölüm nedeni olduğu için erken tanı ve tedavisi oldukça önemlidir. Türkiye’de uygulanan yenilikçi tanı yöntemleri ve hekimlerimizin tecrübeleri ile kanser taramaları ve tedavilerinde son derece başarılı gelişmeler meydana gelmiş, hastaların hayatta kalma oranları artmıştır.

Kanser hücreleri kontrolsüz bir şekilde büyür ve vücudun pek çok yerine metastaz (yayılım) yapar. Trilyonlarca hücreden oluşan insan vücudunda kanserli hücreler hemen her yerde görülebilir. Normal hücreler, vücudun ihtiyacına göre yeni hücreler oluşturmak üzere çoğalır, sağlıklı bir şekilde büyür ve yaşlandıklarında ya da hasar gördüklerinde ölür. Bazı durumlarda bu düzen bozulur ve hasarlı/anormal hücreler ölmesi gerekirken çoğalır. Doku topakları adı verilen tümörler meydana gelir. Tümörler iyi huylu (benign) ya da kötü huylu (malign) olabilir.

İyi huylu tümörler yakın dokulara metastaz (yayılma) yapma eğiliminde değildir. Benign tümörler çıkarıldığında genellikle nüks etmez ancak beyin gibi hassas organlarda yer alan iyi huylu bazı tümörler büyüyerek yaşamı tehdit eden semptomlara (belirtilere) neden olabilir.

Kanser Nasıl Oluşur? Kansere Sebep Olan Faktörler Nelerdir?

İlk olarak kansere sebep olan genetik değişiklikleri anlamamız gerekir. Kanserleşmeye giden genetik süreçte etkilenen protoonkogenler, tümör baskılayıcı genler ve DNA onarım genleri vücutta birtakım değişikliklere yol açar. Onkogen tanım olarak normal bir hücreyi kanserli hücreye dönüştürmekte rol alan ve anormal proteinlerin meydana gelmesinden sorumlu bozuk genlerdir. Protoonkogenler normal hücre büyümesi ve bölünmesinde aktif görev alır. Ancak normalden daha aktif olduklarında ya da yapısal değişikliğe uğradıklarında onkogene (kansere neden olan gen) dönüşebilir. Bu durumda hücrelerin aşırı ve kontrolsüz çoğalması söz konusudur. Tümör baskılayıcı genler, yine hücre büyümesi ve bölünmesinde görevlidir. Bu genlerde meydana gelebilecek herhangi bir değişiklik, kontrol edilemeyen hücre bölünmelerine yol açar. DNA onarım genleri hasarlı DNA’nın sabitlenmesinden sorumludur ve bu genlerde oluşan mutasyonlar, kromozom parçalarının kopyalanması, silinmesi gibi değişiklikler kanserli hücrelerin oluşumuna zemin hazırlar. Bilimsel araştırmalar kansere sebep olan moleküler değişiklikler hakkında daha fazla veriyi ortaya koydukça belirli mutasyonların birçok kanser çeşidinde yaygın olarak meydana geldiği görülmüştür. Artık 21.yüzyılda kansere yol açan gen mutasyonlarını hedef alan birçok kanser tedavi seçeneği mevcuttur. Bu tedavi seçeneklerinin hemen hepsi Türk hekimlerimiz tarafından hastalara profesyonel olarak uygulanmakta ve kanser kontrol altına alınmaktadır.

Kanser Nasıl Yayılır? Metastaz Yapan Kanser Tedavi Edilebilir Mi?

Vücutta ilk meydana geldiği yerden başka bir dokuya yayılan kanserlere metastatik kanser adı verilir. Metastaz kavramı ise kanser hücrelerinin vücudun diğer alanlarına yayılma sürecini ifade eder. Metastatik kanser, ilk oluşan kanser ile aynı tip hücrelere sahiptir. Yani akciğere sıçrayan meme kanseri, akciğer kanseri değil, metastaz yapmış meme kanseridir. Mikroskopla metastatik kanser hücrelerine bakıldığında sıklıkla orijinal ya da birincil kanser çeşidi ile aynı tipe ve isme sahip olduğu görülür. Bunun yanında metastatik kanser hücreleri ile orijinal kanser hücreleri sıklıkla spesifik kromozom değişikliklerine sahip ortak moleküler özellikleri barındırır.

Metastatik kanser tedavilerinde hekimler, kanser hastalığına sahip bireylerin yaşamlarını uzatmaya, mevcut hayat standartlarını artırmaya yönelik tedavi yöntemlerini uygulamaya çalışır. İlk olarak kanserin büyümesini kontrol etmek temel amaçtır. Bunun yanında semptomları hafifletmek de hastanın hayat kalitesini ciddi oranda artırır.

Kanser Olmayan Doku Değişiklikleri Nelerdir?

Vücut dokularındaki hücrelerde meydana gelen her değişiklik kansere yol açmaz. Tedavi edilmeyen değişiklikler ise kansere dönüşebilir. İşte kanser olmayan ancak bazı durumlarda kansere dönüşebilecekleri için izlenen bazı doku değişiklikleri örnekleri:

  • Hiperplazi: Bir doku içindeki hücreler normalden daha hızlı çoğaldığında ve fazladan hücreler oluştuğunda görülür. Tüm bunların yanında hücreler ve dokunun düzenlenme şekli, mikroskop altında hala normal görünmektedir. Hiperplazi, kronik etkilenme dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden veya koşullardan kaynaklanabilir.
  • Karsinoma in situ: Daha da ileri bir durumdur. Bazen evre 0 kanser olarak adlandırılsa da kanser değildir. Çünkü anormal hücreler kanser hücrelerinin yaptığı gibi yakındaki dokuya metastaz yapmaz. Ancak in situ bazı karsinomlar kansere dönüşebileceğinden genellikle tedavi edilmeleri gerekir.
  • Displazi: Hiperplaziden daha ileri bir durumdur. Displazide ayrıca ekstra hücre birikimi de vardır. Ancak hücreler anormal görünüyor ve dokunun düzeninde değişiklikler var. Genel olarak, hücreler ve dokular ne kadar anormal görünürse, kanserin oluşma şansı o kadar artar. Bazı displazi türlerinin izlenmesi veya tedavi edilmesi gerekebilir, ancak diğerlerinin buna ihtiyacı yoktur. Displazinin bir örneği, ciltte oluşan anormal bir bendir (displastik nevus olarak adlandırılır). Displastik bir nevüs, çoğu olmasa da melanoma dönüşebilir.

Kanser Türleri Nelerdir?

Tüm dünyada yaklaşık yüzden fazla kanser türü bulunmaktadır. Kanser tipleri genellikle oluştukları organ ya da dokulara göre isimlendirilir. Akciğer kanseri akciğerde, beyin kanseri ise beyinde başlar. Ayrıca epitel hücresi, skuamöz hücresi gibi kanseri oluşturan hücre tipine göre de tanımlanabilmektedir.
Tüm dünyada 100'den fazla kanser türü vardır. Kanser çeşitleri genellikle oluştuğu organ veya dokulara göre adlandırılır. Örneğin, akciğer kanseri akciğerde ve beyin kanseri beyinde başlar. Kanserler, epitel hücresi veya skuamöz hücre gibi onları oluşturan hücre tipine göre de tanımlanabilir.
Belli hücre türlerinde başlayan kanser türleri şu şekildedir;

Karsinomlar en sık görülen kanser türüdür. Vücudun iç-dış yüzeyini kaplayan epitel hücreleri tarafından oluşturulur. Mikroskopla bakıldığında sıklıkla sütun benzeri şekle sahiptir ve birçok epitel hücresi mevcuttur. Epitel hücrelerinin faklılığna göre karsinomlar da belirli isimler alır. Adenokarsinom, mukus salgılayan epitel hücrelerinde oluşur. Bu tipte epitel hücreleri daha çok glandüler dokularda bulunur. Prostat, meme ve kolon kanserlerinin büyük çoğunluğu adenokarsinomdur. Bazal hücreli karsinom; derinin en dış tabakası olan epidermisin alt tabakasında başlayan kanser türüdür. Skuamöz hücreli karsinom; epidermisin hemen altında bulunan skuamöz hücrelerde görülen kanser çeşididir. Skuamöz hücre tipleri aynı zamanda bağırsaklar, mide, böbrekler, mesane ve akciğerler gibi birçok organı kaplar. Mikroskop altında bakıldığında düz balık pulları gibi görülen skuamöz hücreleri karsinoma bazı durumlarda epidermoid karsinomlar da denir. Transizyonel (geçiş) hücreli karsinom; ürotelyum veya geçiş epiteli adı verilen epitel dokusunda oluşan kanser türüdür. Büyüyüp küçülebilen ve birçok epitek tabakasında meydana gelebilen bu doku, böbrekler (özellikle böbrek pelvisinde), mesane, üreterler ve birkaç organın dış kısmında bulunur.

Sarkom (yumuşak doku sarkomu), kas, tendonlar ve bağlar (fibröz dokular), lenf damarları, yağ, sinirler ve eklem çevresinde bulunan dokular dahil olmak üzere vücudun yumuşak dokularında görülür. Osteosarkom ise en sık görülen kemik kanseridir. Sarkomlar arasında en yaygın olanları; leiomyosarkom, Kaposi sarkomu, malign fibröz histiositoma, liposarkom ve dermatofitosarkomlardır.

Kemik iliği kan hücrelerini oluşturur ve kemik iliğinin kan oluşturun dokularında oluşan kanserlere lösemi adı verilir. Lösemilerde katı tümörler oluşmaz. Ancak kemik iliğinde ve kanda oldukça fazla sayıda anormal beyaz kan hücreleri (lösemi hücreleri/lösemik blast hücreleri) birikir. Bunlar normal kan hücrelerini ise dışarıda bırakır. Düşük seviyelerde kalan normal kan hücreleri, vücudun dokularına oksijen gitmesini, kanamaların kontrol altına alınmasını ve enfeksiyonlarla savaşmasını ciddi derecede zorlaştırır. Hastalığın progresyonuna (ilerleyişine) ve kanserin başladığı kan hücresi çeşidine göre gruplandırılır. Akut lösemi formları daha hızlı ilerlerken, kromik formları daha yavaş büyür.

Lenfoma, B ve T lenfositlerde başlayan kanser çeşididir. B ve T lenfositler, bağışıklık sisteminin bir parçasıdır ve hastalıklarla savaşan beyaz kan hücreleridir. Lenfomada, lenf damarlarında, lenf düğümlerinde ve vücudun diğer lenfoid organlarında anormal lenfositler meydana gelir. Genel olarak 2 ana lenfoma çeşidi vardır.

  • Hodgkin Lenfoma: B lenfositler Reed-Sternberg adı verilen anormal lenfositler oluşturur.
  • NonHodgkin (Hodgkin olmayan) Lenfoma: B ya da T lenfositlerinden oluşan büyük bir kanser grubudur. Hızlı ya da yavaş ilerleyiş gösterebilirler

Multiple myeloma, bağışıklık hücrelerinden olan plazma hücrelerinde başlayan kanserdir. Myelom olarak da adlandırılan anormal plazma hücreleri, kemik iliğinde birikir ve vücutta yer alan kemiklerde tümörler oluşturur. Multiple myelom hastalığına Kahler hastalığı ya da plazma hücreli miyelom da denir.

Melanom, cilde rengini veren melanin pigmentini üreten melanosit hücrelerinde başlayan kanserdir. Melanomlar genelde ciltte oluşur fakat göz gibi pigmentli dokularda da meydana gelebilir.
Diğer tümör türleri ise aşağıdaki gibidir.

  • Beyin ve Omurilik Tümörleri
  • Diğer Tümör Türleri
  • Germ Hücre Tümörleri
  • Nöroendokrin Tümörler
  • Karsinoid Tümörler

Kanser Nasıl Teşhis Edilir?

Kanseri en erken evrelerinde teşhis etmek, genellikle tedavi için en iyi şansı sağlar.

  • Fizik Muayene: Doktorunuz, kansere işaret edebilecek yumrular için vücudunuzun bölgelerini muayene esnasında hissedebilir. Fizik muayene sırasında ayrıca cilt rengindeki değişiklikler veya bir organın büyümesi gibi kanser varlığını gösterebilecek anormallikler de görülebilir.
  • Laboratuvar Testleri: İdrar ve kan testleri gibi laboratuvar tetkikleri, hekime kansere yol açan nedenleri anlaması konusunda yol gösterici olabilir. Örneğin, lösemi hastalarında, tam kan sayımı adı verilen yaygın bir kan testi, olağandışı sayıda veya türde beyaz kan hücresi ortaya çıkarabilir.
  • Görüntüleme Testleri: Görüntüleme testleri, doktorunuzun kemiklerinizi ve iç organlarınızı noninvaziv olarak incelemesini sağlar. Kanser tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri; bilgisayarlı tomografi (CT) taraması, kemik taraması, manyetik rezonans görüntüleme (MRI), pozitron emisyon tomografisi (PET) taraması, ultrason ve X-ışınıdır.
  • Biyopsi: Biyopsi sırasında doktorunuz laboratuvarda test için bir hücre örneği toplar. Örnek toplamanın birkaç yolu vardır. Hangi biyopsi prosedürünün sizin için uygun olduğu kanser türünüze ve bulunduğu yere bağlıdır. Çoğu durumda, kanseri kesin olarak teşhis etmenin tek yolu biyopsidir.

Laboratuvarda doktorlar mikroskop altında hücre örneklerine bakarlar. Normal hücreler, benzer boyutlara ve düzenli bir organizasyona sahip tek tip görünürler. Kanser hücreleri, değişen boyutlarda ve belirgin bir organizasyon olmadan daha az düzenli görünürler.

Kanser Aşamaları

Kanser teşhisi konulduktan sonra doktorunuz kanserinizin kapsamını (evresini) belirlemek üzerine yoğunlaşacaktır. Çünkü tedavi planı yaparken kanserin evresi oldukça önemlidir. Evreleme yaparken, kanserin vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını görmek için kemik taramaları veya X ışınları kullanılabilir. Kanser aşamaları, genellikle 0'dan IV'e kadar Roma rakamlarıyla (0'dan 4'e kadar) gösterilir. Daha yüksek sayılar daha ileri evre bir kanseri gösterir. Bazı kanser türleri için kanser evresi harfler veya kelimelerle belirtilir.

Kanser Belirtileri Nelerdir?

Kansere neden olan belirti ve semptomlar, vücudun etkilendiği bölüme göre değişir. Kanserle ilişkili fakat kansere spesifik olmayan belirtiler aşağıdaki gibidir;

  • Tükenmişlik
  • Deri altında fizik muayene sırasında hekimin ya da hastanın kendisinin hissettiği yumru
  • İstenmeyen kilo değişiklikleri (kilo alma, kilo kaybı)
  • Ciltte sararma, koyulaşma veya kızarıklık gibi cilt değişiklikleri
  • İyileşmeyen yaralar veya mevcut benlerde (nevüsler) değişiklikler
  • Bağırsak veya mesanede değişiklikler
  • Kalıcı öksürük veya nefes almada zorluk
  • Yutma güçlüğü
  • Ses kısıklığı
  • Hazımsızlık
  • Açıklanamayan kas veya eklem ağrısı
  • Açıklanamayan ateş veya gece terlemeleri
  • Açıklanamayan kanama veya morarma

Yukarıda belirtilen semptom ya da belirtilerden herhangi biri yoksa ancak kişide kanser riski konusunda endişeler mevcutsa Türk hekimler ile görüşüp fizik muayene ile birlikte kanser tarama testlerinizi planlamak için randevu almanız gerekir.

Kanser Tedavisi Nasıldır?

Kanser tedavisi, kanseri tedavi etmek, küçültmek veya kanserin ilerlemesini durdurmak için cerrahi, radyasyon, ilaçlar ve diğer tedavilerin kullanılmasıdır. Birçok kanser tedavisi mevcuttur. Özel durumunuza bağlı olarak, Türkiye’de tedavi planları uygulanır. Kanser tedavisinin amacı, kanserinize bir çare bulmak ve normal bir yaşam sürmenizi sağlamaktır. Bir tedavi mümkün değilse, tedavileriniz kanserinizi küçültmek veya mümkün olduğunca uzun süre semptomsuz yaşamanızı sağlamak, kanserin büyümesini yavaşlatmak için kullanılabilir.

Kanser tedavileri şu şekildedir:

Birincil tedavinin amacı, kanseri vücuttan tamamen çıkarmak veya tüm kanser hücrelerini öldürmektir. Herhangi bir kanser tedavisi birincil tedavi olarak kullanılabilir, ancak en yaygın birincil kanser tedavisi cerrahidir. Kanser, radyasyon tedavisine veya kemoterapiye özellikle duyarlıysa, birincil tedavi olarak bu tedavilerden birini alabilirsiniz

Türkiye’de rahim, prostat, mide, pankreas, karaciğer, kolorekral ve baş-boyun kanserleri gibi hastalıklarda da vinci robotik cerrahi yöntemi başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Cerrahi hassasiyetin daha fazla olması, görselliğin gelişmişliği, ulaşılması zor alanlara daha kolay erişim gibi avantajlarının yanında erken taburculuk, kısa sürede iyileşme sürecinin varlığı nedeniyle birincil tedavi olarak operasyon önerilen hastalara Türkiye’de daha çok da vinci robotik cerrahi yöntemi uygulanır.

Adjuvan tedavinin amacı, kanserin tekrarlama olasılığını azaltmak için birincil tedaviden sonra kalan kanser hücrelerini öldürmektir. Yaygın adjuvan tedaviler arasında kemoterapi, radyasyon tedavisi ve hormon tedavisi bulunur. Neoadjuvan tedavi benzerdir, ancak birincil tedaviyi daha kolay veya daha etkili hale getirmek için birincil tedaviden önce tedaviler kullanılır.

Palyatif tedaviler, tedavinin yan etkilerini veya kanserin kendisinin neden olduğu belirti ve semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir. Semptomları hafifletmek için cerrahi, radyasyon, kemoterapi ve hormon tedavisi kullanılabilir. Diğer ilaçlar ağrı ve nefes darlığı gibi semptomları hafifletebilir. Palyatif tedavi, kanserinizi iyileştirmeye yönelik diğer tedavilerle aynı anda kullanılabilir.

Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için ilaçlar kullanır.

Radyasyon tedavisi, kanser hücrelerini öldürmek için X-ışınları veya protonlar gibi yüksek güçlü enerji ışınları kullanır. Radyasyon tedavisi vücudunuzun dışındaki bir makineden gelebilir (dış ışın radyasyonu) veya vücudunuzun içine yerleştirilebilir (brakiterapi).

Kemik iliğiniz, kemiklerinizin içindeki kan kök hücrelerinden kan hücrelerini oluşturan malzemedir. Kök hücre nakli olarak da bilinen kemik iliği nakli, kendi kemik iliği kök hücrelerini veya bir donörden alınanları kullanabilir. Kemik iliği nakli, doktorunuzun kanserinizi tedavi etmek için daha yüksek dozlarda kemoterapi kullanmasına izin verir. Hastalıklı kemik iliğini değiştirmek için de kullanılabilir.

Biyolojik terapi olarak da bilinen immünoterapi, kanserle savaşmak için vücudunuzun bağışıklık sistemini kullanır. Kanser, vücudunuzda kontrolsüz bir şekilde hayatta kalabilir çünkü bağışıklık sisteminiz onu bir davetsiz misafir olarak tanımaz. İmmünoterapi, bağışıklık sisteminizin kanseri görmesine ve ona saldırmasına yardımcı olabilir.

Bazı kanser türleri vücudunuzun hormonları tarafından beslenir. Örnekler arasında meme kanseri ve prostat kanseri sayılabilir. Bu hormonların vücuttan uzaklaştırılması veya etkilerinin engellenmesi kanser hücrelerinin büyümesinin durmasına neden olabilir.

Hedefe yönelik ilaç tedavisi, kanser hücrelerinin içinde hayatta kalmalarını sağlayan belirli anormalliklere odaklanır.

Bu tedavi soğuk algınlığı ile kanser hücrelerini öldürür. Kriyoablasyon sırasında, cildinizden ve doğrudan kanserli tümöre ince, değnek benzeri bir iğne (kriyoprob) sokulur. Dokuyu dondurmak için kriyoprobe bir gaz pompalanır. Daha sonra dokunun çözülmesine izin verilir. Dondurma ve çözme işlemi kanser hücrelerini öldürmek için aynı tedavi seansında birkaç kez tekrarlanır.

Bu tedavi, kanser hücrelerini ısıtmak için elektrik enerjisi kullanır ve ölmelerine neden olur. Radyofrekans ablasyonu sırasında, doktor ince bir iğneyi deriden veya bir insizyondan kanser dokusuna yönlendirir. Yüksek frekanslı enerji iğneden geçer ve çevredeki dokunun ısınmasına neden olarak yakındaki hücreleri öldürür.

Klinik denemeler, kanseri tedavi etmenin yeni yollarını araştırmak için yapılan çalışmalardır. Türkiye’de uzman onkologlar hastalara yenilikçi tedavileri uygulamak ve kanseri yenebilmek için ulusal ve uluslararası birçok klinik araştırmalar yapmaktadır.